◄█►

selma Çuhacı resmi blog'una Hoşgeldiniz..!

bilgi

•Çatıdaki çiçekler / Hep bir yarın var•

31 Ağustos 2010 Salı

palmiye ağacı ve beştaş


Çocukken anlamazdım;büyüklerimin her vesile ile maziye dair birşeyleri
özlemle hatırlayıp,o günleri yeniden yaşayabilme arzularını anlayamazdım...Altı
üstü 3-5 senelik hayatımda,özlenecek kadar uzak değildi ki yaşadıklarım!Zaman denen,dost yüzlü düşmanla tanışmamıştım henüz!
Bir umut tuzağında,hüzünlerle vurulmamıştı yüreğim ve mazi denen sığınağı
keşfetmemiştim o zamanlar!!!Üstelik hayat yolunu yürümek için,hatıraların bastonuna da ihtiyacım yoktu...Ne zaman ki tökezlemeye başladım;yalnızlık
çukurlarında,ne zaman ki ruhumun bir bacağını sakatladı_ kaybedilenler ve
gidenler_;artık bastonsuz yürüyemez oldum hayatı...Ben de maziye yaslandım
şimdi!!!

Ben Aydın'da doğdum ve Aydın'da geçti çocukluğumun en güzel yılları!!!
Yaşadığım bütün güzellikleri,bu şehirle özdeşleştirdim.Yine Aydın'da olsam
şimdi;yine aynı sokaklarda,yine aynı insanlarla;devam edecek sanki mutluluklar kaldığı yerden;PALMİYE AĞACI veBEŞTAŞ OYUNU arasında...

Aydın'ın Pınarbaşı semtinde;iki katlı bahçeli evlerden kurulu,şirin mi şirin
bir sokaktaydı evimiz.Karşı sıramızdaki evler,Aytepeye yaslanmış gibi dururdu.
Öyle merak ederdim ki;o tepenin ardını.O tepeyi aşarsam,masallardaki dünyayı
bulacağımı sanırdım,çocuk aklımla...
Mahallemizdeki komşuluk ilişkileri,günümüzde hayal bile edilemeyecek
kadar,samimi,sevecen ve dostcaydı.Annelerimiz,öğleden sonra gezmelerinde
biraraya gelir,biz çocuklar önce okul sonra oyunlarımızda;sıcacık sevgiler yaşardık...
Oyunlarımız için en mükemmel mekan;karşı evin bahçesinin ,geniş beton
duvarıydı.Bir Manolya ağacı vardı bahçenin köşesinde;duvara yaslanmış.
Manolya'nın gölgesinde,duvara bağdaş kurup oturur;beştaş oynardık!!!
Oldukca ustaydım bu oyunda;taşları hiç elimden düşürmeden ,bir havaya
fırlatır,bir yere koyar ama en sonunda bütün taşları toplar ve asla avucumdan
taş kaçırmazdım...
Derken,annelerimiz gittikleri ziyaretlerden,babalarımız da işten eve dönmeye
başlar,bizim de oyun saatimiz sona ererdi!Babamın gelişini,henüz arka sokakta
iken çaldığı klakson sesinden anlardım.Bu öyle özel bir klakson sesiydi ki benim için;her zaman diğerlerinden ayırabilirmişim gibi gelirdi...
Babam arabasından iner inmez,önce başımı okşar ve hemen ardından bahçe
demirinin kenarına yanaşıp;Palmiye ağacının sabahtan beri ne kadar büyüdüğünü kontrol ederdi...Babamın tüm çabalarına rağmen,güdük kalmıştı
Palmiyecik...
Bir bahçıvanımız vardı;Ahmet amca...Öyle severdi ki çiçekleri,öyle şefkatle
dokunur,okşardı ki toprağı,yaprakları.Üstelik bilgiliydi de;O na görePalmiyecik
toprağına yabancıydı!Asla büyümezdi...Bu yorum babamın hiç işine gelmez,
Palmiyenin büyüme hızını kontroletmeyi sürdürürdü;büyük bir umut ve sabırla!


Derken,birgün gitmek vakti geldi....
Komşu evin duvarında BEŞTAŞ oynayan küçük bir kız çocuğu,küçük bir Palmiye ve ona dair tüm emekler bu şehirde kaldı!
O döneme ait tüm hatıraları bir çekmeceye kilitlercesine;kapattık bir yaşam dönemini...


Şimdi,çocukluğumdan yıllar sonra;başka bir şehirde yaşam duvarının üzerine
oturmuş yine Beştaş oynuyorum!Ama eskisi gibi usta değilim bu oyunda...
Hayatımın bütün taşları avucumdan kaçıyor,darmadağın etrafa saçılıyor!!!
Sevgileri,güzellikleri,umutları,seneleri tutabilmek elimde hiç kolay değil artık...
Ve yüreğimdeki güdük Palmiye büyümedi,büyümüyor nedense!?Sıcak sevgileri,güneşli gözleri,başka toprakları özlüyor.....



Bir süre önce bir iş uydurup,Aydın'a gittim;
Yıllardır kilitli duran çekmeceden çıkarmak için çocukluğumuve çocukluğumun
güzelliklerini...
Sokağımıza gelene dek yaşadığım hayal kırıklığına rağmen,sokağımızı ve sokağımızın insanlarını bıraktığım gibi bulurum umuduyla geçiştirdim;içimdeki
yabancılık duygusunun acısını...
Ne yazıkki sokağımıza geldiğimde;tarifsiz bir şaşkınlıkla irkildim...
Son bir gayret evimiz;kaledeki son asker misali,etrafını saran beton yığınlarına
direniyordu!Aytepeyi görmek istedim;bir beton dağ kesti önümü!!!Sokakta oynayan çocuklara baktım;acaba arkadaşlarımı görebilir miyim diye;nice yabancı yüz...Ne tuhaf!Yaşıtlarımı aramam gereken yüzler;bu çocuklar değil,
orta yaşlı insanlardı oysa!!!Nedense herşeyin , hep aynı kalacağını kalacağını
düşünmek konusundaki yanılgımla;ben çocuklar arasında tanıdık bir yüz arıyordum...
Karşı komşumuzun duvarına baktım;küçük bir kız gülümsüyordu,elindeki
taşlarla oynayarak...Dokunmak istedim,kayboldu!!!
Bahçemizdeki palmiyeciğe baktım;boyu neredeyse evin boyuna ulaşmıştı!
Belliki o da öğrenmişti değişenlerle değişmeyi...


Yeniden açtım çekmeceyi ve maziye dair herşeyi yeniden kilitledim...
Ve artık biliyorum ki;Beştaş oynayan küçük kız ve küçük Palmiyenin ait olduğu
yer;ÇOCUKLUĞUM...
Ve hatırlamak güzel olan!!!
Yeniden yaşanırsa yaşanmışlar,başka bir zamana taşınıp rahatsız edilirse hatıralar;birşeyler acıtılır,yitirilir,büyü bozulur...

Maziyi kendinden koparıp,rahatsız etmemek gerek........


deneme(çatıdaki çiçekler_sayfa:29)&fotograf:
selma Çuhacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vakit ayırdığınız ve yorumunuz için teşekkür ederim ))