Hatıralar
;korunası,saklanası ve hep güzelliklerle anılası hatırlar....
Kimi siyah -beyaz,kimi rengarenk,kimi solmuş,kimi sanki daha ''an olmuş'',kimi de tamamen unutulmuş...
O hatırlarda benim babam var en başta;
şu anda hayatta olmayan ve artık sadece hatıralarına sarılabildiğim birtanecik babam ...
Anneannem var;
hayatın tüm gizlerini ve güzelliklerini ,inançlı bir ruhun zenginliğini ;bilge beyninin klavuzluğunda çözdüğüm biricik anneannem..
Benim canım dedem var;
çiftçiliği bir sanata dönüştüren ;bir çiftçi kimliği ile bir salon adamını aynı ruh ve bedende barış ve uyum içinde taşıyabilen;
demokrasiyi ve cumhuriyet çocuğu olmanın gerek ve sorumluluklarını bana bir öykü tadında;
uzun kış geceleri boyunca yorulmadan anlatan ve anlamamı sağlayan dedem..
Yüzünü siyah beyaz ve çok bayat bir fimlde izler gibi ;
hayal meyal hatırladığım,hiç konuşup dertleşemediğim babaannem var...
Sadece anlatılanlarla hatırladığım ;ama yine de hatırladığım babaannem...
Babamdan alamadığım her harçlıkta;bana koşulsuz kredi açan ve küçücük yaşta para kazanmanın asaletini ve adabını bir rol model olarak bana öğreten adam;baba dedem...
Yugoslavya'da gençliğine dair tüm anıları ardına bakmadan bırakıp;
Türkiye'ye gelmiş ve hayata sıfırdan başalayıp;onurunu;sabrını;ticaret ahlakını sermaye görmüş;
herşeyden her an vazgeçebilecek kadar bağımsız bir ruha sahip olsa da ;
bir tek onuruna bağımlı yaşamış bir koca yürek;benim dedem..
Onlar benim çocukluğumu saklıyorlar yüzlerinde;
yüzlerini unutursam;kendimi hatırlamam çok zor!!!
O yüzden hep canlı tutuyorum hatırlarımı ve çok iyi saklıyorum;
çalınmasın,kırılmasın,yağmalanmasın diye;
hatıralarımı gündeliğe çıkarmıyorum.......
Sadece özel günlerde takıyorum yüreğime;
o da eş dost akraba içinde...:))
deneme
selma Çuhacı