◄█►

selma Çuhacı resmi blog'una Hoşgeldiniz..!

bilgi

•Çatıdaki çiçekler / Hep bir yarın var•

3 Eylül 2010 Cuma

ÇATIDAKİ ÇİÇEKLER,,,,,

Daracık sokaklar;yaşama açılan gri duvarlı koridorlar... Koridorların duvarlarında betonarme yalnızlıklar...
Bodrumlardan çatılara,yerin dibinden bulutların üstüne yükselen yalnızlıklar....
Her sabah ;bana dair olmayan işlerin memuriyetinde,neden gittiğimibilmediğim yerlere varabilme telaşıyla,geçiyorum bu koridorlardan...
Ekranımda;mecburiyetlerim ;bir duvar resmi gibi çakılı duruyor!Başkagörüntü yok .
Ve bu resmin üstünde bir kum saati,beni kendime geç kalmışlığıma, daha da geciktiriyor.
Boş bedenler geçiyor üzerimden!Kapağı açılmış bir barajın azgın sularıgibi;ruhsuz bedenler boşalıyor,koridordan caddelere....
Kiminin ruhu tatilde,kimininki terapide, kimi rehin bırakmış ruhunu ;bir yabancı bedende,kiminin ruhu zaten hiç olmamış!
Bedenler ruhsuz!bedenleri barındıran evler de öyle!

Ve ben nihayet bu sabah,istifa edip fuzuli işler memuriyetinden,vazgeçip niye gittiğimi bilmediğim yerlere gitmekten ruhumu gezdiriyorum,yine aynı koridorlardan geçerken...

Ve hiç değmediğim duvarlara değiyor gözlerim;duvardaki yaşamlara...
Aslında kendime bakıyorum,ilk defa...

Yaşam kaçkını bodrumlardan,düzen cambazı çatı katlarına...Üstüste,yanyana;aynı temele oturmuş,
aynı çatıyla örtünen;birbiri içinde ,birbirinden ayrı dönen dünyalar...
Farklı pencerelerden bakıyor her dünya,başka bir dünyaya.

Bodrumlarda ,bir karış pencereler!Demir parmaklıklarla çaresizliğine kafeslenmiş;-asfalt ve ayak manzaralı...
Ayak oyunları değişmez yazgıları.Biravuç solgun çiçekli basma perdeleri,ardına kadar açıkSaklanacak birşeyleriyok...
İhtiyar suratlı,gün değmemiş çocuklar yaşıyor bodrumlarda...
Gökyüzüyok,ufuğu yok,güneşi yasaklı,umutları gömülü, küf kokan dünyalarda;çocuk ağlamaları!!!
Kafesteki yaşlı kanarya,çocukların kader arkadaşı !Çocuk ağlamalarına,kanarya eşlik ediyor, vuslat şarkılarıyla!
Çocuklar pencerenin,kanaryakafesin parmaklıklarında tünüyor...Kanarya uçan kuşlara,çocuklar karşı balkonda gülüp oynayan çocuklara uzaktan bakıyor...
Onların balkonu yok!
Onların balkonu apartman girişinde;sokak manzaralı merdiven basamakları...Ayak altı...

Pencereler büyüyor,yükseldikce katlar!Pencereler Pancurlanıp örtünüyor.,
Bir kafa sığımı kadar açık pancurlar,bir bakışlık aralanmış perdeler!Örtülü pencerelerin siperinde;fotofobili gözler...
Oysa rüzgarla flörtte,oynak ruhlu perdeler.
Elele vermiş;komşuculuk oynuyor,pancurlardan sarkan yıkanmış çamaşırlar;muhabbetle...Yıkanmış olduğu için elbette,nasıl da salınıyorlar ortalık yerde;cüretle!
Kirli çamaşırlar;örtülü pencerelerin siperinde!
Betonarme yalnızlıklar yükseliyor,bodrumlardan çatılara!
Her an çökebilir sağlamlıkta betonlara,nasıl da sağlam basıyor ayaklar.Hayret!
Betondan çaldığı çimentoyu;beynine ve yüreğine dökmüş olmalı ki,müteahit Sakin bey pek rahat;dubleks çatı katında içkisini yudumlayıp
,şöyle bir tepedenbakarken İstanbul'daki hayata..Nasılsa çalınmış malzemeye rağmen,katlar arası sınırları koruyor;kumu bocalanmış,çimentosu göz kararı duvarlar..Amma en ufak bir sarsıntıda,çatı katıyla bodrum katı sakini,aynı dünyayı paylaşacak aynı gömme katta...
Tabii yine klasik yaşam kuralları devreye girip,bodrum katı sakini Kurbanefendi,
çatı katı sakini Sakin beyin enkazı altında kalmazsa...
Bir koridorun gri duvarlarında,yalnızlıklar yükseliyor;Kurban efendiyle Sakin beyin
katları arasında...
Ve insanlar akıyor yaşama,bu gri duvarlar arasında...

Gökyüzü incecik bir çizgi,koridorun tavanında!!!Hala orda mıdır diye,başını kaldırıp da bakan meraklısına .
Gökyüzü mavi siyah...Ve siyahın avcunda çiçekler uçuşuyor,yaşamın çatısında
.Çatıdaki çiçekler;rengarenk yalnızlıklar...;Gökyüzünde asılı duruyor.
Bir saksılık toprakta,bir karış kökleriyle,boynu bükük toprağa bakıyorlar;bir sürgünacısıyla!!!
Yeşili silen betonseverlerin,şehirleri güzelleştirme özentisine hizmet veriyor;çatıdaki çiçekler.En çok da Sakin beye!!!''Her çatı bir bahçe olsun''
kampanyasının enateşli neferi o çünkü...
Apartmanının bahçesini, otoparka çevirmenin zaferini çoktan unutarak...

Kökleri topraktan sürgün,saksıdaki çiçeklerin çığlığını,oluktaki bir somun ekmeğinkavgasına düşmüş iki hayat kargasının çığlıkları bastırıyor.
Gagalarında;kan kırmızıbir açlık...
Sonra iki martı ekleniyor,çatıdaki savaşa!Denizlerden çatılara,açlık sürgünüiki martı!!!
Onlar,kargalardan daha büyük,sesleri daha gür.Bir kavga,bir kıyamet;bir somun ekmeğin başında!
Ekmek kavgası çatıda;ekmek ise artık sokakta..,
Derken;iki adam...Ellerinde kiremitler,yüzleri güneş yanığı!Giyindikleri hayat o kadar
ince ki;rüzgar alıyor...Yine de öyle bir dik duruyorlar ki yalnızlığın tepesinde;
öylesine kamburken bodrumlarında,öylesine sallantıda yürürken sokaktaki kalabalıkta!
Nasıl da bir meydan okuyuşları var;kendi hayatlarına;yaşamın çatısından ölümün en
dibine bakarken!!!
Kargalar ve martılar,yorgun kanatlarını dinlendiriyor,çatıdaki uydu anteninde.İki çatı
ustası da bir mola zamanı kadar,bir ömür hiç bir yere yaslayamadıkları sırtlarını dayayıp,
Sakin beyin uydu antenine;kendi hayatlarını seyre dalıyorlar,bir yudum su - bir lokma
ekmeğin ziyafetinde...Bu sebepten,uydu anteninde görüntü karışıyor!Oysa o anda,Sakin bey,
bir don bir atlet ,koltuğuna kurulmuş,göbeğini kaşırken,nesli tükenen Pandalara dair
bir belgesel izliyor!!!Kültürleniyor...Hatta,Pandalar nasıl kurtulur diye;betonu fazla kaçmış
beyniyle düşünüp,yüreğiyle gözyaşı döküyor...Hayatı kaymış Pandaları izlerken,görüntü kayınca;
bir hiddet bir öfke,fırlıyor çatıya.Basıyor küfürü;kültür haklarını ihlal eden yorgun kanatlılara
ve sadece bir mola zamanı,sırtını Sakin beyin uydu antenine dayamış çatı ustalarına...

İşte tam o sırada;aşağıdaki yaşam koridorunda akış duruyor!Aynı yöne bakmayı başaramazken bir çift gözün teki;onlarca çift göz aynı yöne bakıyor
.Bizim Sakin bey de,tarihi bir başarıyla,ilk kez sokaktaki adamla aynı yöne bakıyor!!!
Karşı apartmanın çatısına...
Çatı savaşcılarına eklenen bir asker daha...Bir ayağı çatıda,bir ayağı boşlukta!Atladı,atlayacak...
Sokakta iki ayağı da boşlukta,bir çok seyirci ;kendi yere çakılmışlıklarından habersiz,
çatıdaki intiharcı için korkuyor,heyecanlanıyor!Nede olsa yüksekten düşmek,
yerden düşmekten daha çok ses getiriyor!
Sesler yükseliyor sokaktan;sakın yapma!Atlama!diyenler...Hadi sıkıysa yap!Atla!diyenler.Atlar mı ?Atlamaz mı?Ahali ikiye bölünüyor...
Ufak çapta bir açık oturumda,sokaktaki hayatbir intihar zamanı kadar mola veriyor!
Aşağıda herkes sosyoloji,psikoloji,ekonomi ,siyaset ve akla gelebilecek tüm dallarda
;intiharcı üzerinde tez yazabilecek kadar konuya hakimken;Sakin bey pek sakin
sadece seyrediyor!Çatıdaki ustalar,yürek kalkığı;çare arıyor...
Ve sadece Türklere özgü ivedilikle,şartlar anında sektörünü yaratmış;İstanbul'un ne kadarlahmacuncu,sucu,simitci hatta yankesecisi varsa,olay yerine toplanmış;
bir intihar vakasındanekmeğini çıkarıyor!

Teşebbüscü,artan kalabalıkla coşuyor;ayağını biraz daha sarkıtıp;ya iş ya ölüm diye bağırıyor.Neyse ki televizyoncular tam vaktinde yetişiyorBir gazeteci ordusuyla,medya hazır bekliyor.Medya orda olunca,mecburen itfaiye ve ambulans da geliyor!intiharcı da rahat;bir nefes alıyor!


Sokakta ki adam;kameralara el sallayıp gülümserken;ekmek götüremediği evinde,televizyona çıkmış bir adam olarak itibar görmeyi umut ediyor.-
Kameraman,intiharcı atlarsa;hangiaçıdan en iyi görüntü alırım diye düşünüyor
.Haberci,atlarsa manşeti kurtarırım;belki bu ay daha işten atılmam diye hayal kuruyor...Ambulanstaki doktor,aman atlamasın,iş çıkmasındiye dua ediyor...
Bir adam şarkı söylüyor,en bet sesiyle;keşfedilmeyi bekliyor.Bir kadın;açlıktan
,okutamadığı çocuklarından veryansın edip,kendini satmaktan başka çaresi kalmadığınısöylerken,bir yaşlı adam tahliye edilen huzurevinden nasıl sokağa
atıldığını kameramana anlatıp,ağlıyor;''hani devlet nerede?ben yıllarca bu devlete hizmet ettimvergi verdim.Obeni sokağa attı...Duyur sesimi,çare bul evladım ''diyor
,;oysa kameraman sadece çatıdaki teşebbüscüye zum yapıyor!Sakin bey de artık sükunetle harekete geçiyor!İçeri koşup;beyaz takım elbise ve siyah_beyaz
delikli mokosenlerinden ibaret kostümleri kuşanıp,bıyıklarını burkup,saçlarını tükürükleyip,kameralarahazır hale geldikten ,sonra;çek defteri elinde,çatıya dönüyor.Vee Sayın İşadamı; Sakin İşbiliryüklü birçekle,intiharcıya yatırım yapıyor...Ve çatıdaki intiharcı;kameralara gülümseyerek,sokaktaki intiharcılara darası başınıza edasıyla bir bakış atarak yaşamı geri alıyor ve ayağını boşluktan geri
çekiyor...Kameralar çekimde,flaşlar patlıyor.Sokaktaki çoktan yere çakılmışlar;çatıdan yere çakılmaktan kurtulan hayatı alkışlıyor.Sakin bey,az önce Pandalara döktüğü yaşları,yazdığı çekinüstüne akıtıyor.

Sıra çatıdan yere inip,satılık yaşamla-yaşamı satın alanın kucaklaşmasına geldiği anda;çatı ustalarından biri olaya kendini fazla kaptırmış olmalı ki;
bir anda dengesini kaybederek; hiç onaramadığı hayatı,onardığı kiremitlerin üzerinden,bir yağmur damlası gibi yuvarlanarak;çatıdan yeredüşüyor!!!!
Kameramanlar çekimde,sokaktakiler bir cesedin seyrinde,çatıdaki diğer usta, arkadaşının canının derdinde!
Teşebbüscü,yerdeki cansız bedene bakıp;belki de ilk kez ,neye teşebbüs ettiğini
farkedip,onu durduran adama minnet duyuyor..Sakin beyde ise,bir telaş ilk defa!Feryat ediyor!
Ödeyeceği tazminatın acısıyla...Herkes;ne insan adammış,diye düşünüyor!

Herkes üzgün,herkes telaşlı;herkesin sebebi başka!
Bir tek martılar,bir tek onlar;kahkahalarla gülüyor!

Ölümün en dibinden,yaşamın çatısına;yalnızlıklar yükseliyor....




çatıdaki çiçekler_sayfa:27
şiir&fotograf
selma Çuhacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vakit ayırdığınız ve yorumunuz için teşekkür ederim ))